Kaybetmek insanı daha güçlü bir insan yapıyor belki ama aynı zamanda en korkak insana da dönüşüyorsun. Zayıflığa karşı bir zırh kazanıyorsun belki ama o zırhı delip geçebilecek o güçten korkuyorsun. Çünkü daha önce geçildi.
Her insanın kendine özgü bir zırhı var içerisinde. Bazıları öyle zayıf ki, bir darbe yere seriyor onu. Bazıları var ki, ne kadar darbe alırsa alsın, dimdik ayakta. 
Aynı yerden bir kez daha vurulmamak için önlemler alıyor insan. Bir daha vurulursa o yerden, bu sefer de yerle bir olmamak için. 
Yaşadıkça güçleniyor insan. Büyüdükçe de sadece kendine güvenmeyi öğreniyor.



Yorumlar

  1. Kaybettikçe güçlenir insan. Tıpkı Orwell'in meşhur 1984 romanındaki o düşündürücü paradokslar gibi. Savaşın barış, kayıpların kazançlar olduğu bir dünya var halihazırda ama pek az kişi bu gerçeği saklandığı perdeden çıkarmakta. Evet, kayıplar insanı daha güçlü bir insan yapar. Bir yakınını, dostunu, sevdiğini, idolünü veya geriye kalan tek umudunu kaybedersin. Bu kayıplar bize kısa vadede altından kalkılamayacak derecede ağır ve çaresiz bir son gibi gelir. Donmak üzere olan bir insanın hissettiği son ölüm sıcaklığı gibi bu kısa vadede bir kelebeğin ömrü gibi bir sürede anlık umutlar hissederiz fakat gerçekte bu kayıpları halen inkar aşamasında takılıp kalmışızdır. Kabullenmeye daha çok vardır...

    Eminim ki sen de ben de diğer birçok insan gibi kayıplar yaşadık. Ben yaşıtlarıma göre çok erken bir zamandan beri zorluklar ve kayıplar yaşadım. Toplumu bir arada tutan bazı hayali ve ikiyüzlü kavramlara olan inancımı kaybettim, en yakınlarım, sevdiklerim ve az çok benim gibi zorluklardan geçen ve hayattan bazı dersler alan insanlar dışında insanlığa olan inancımı kaybettim. Anlattığımda birçok insanın belki de çok masum veya özgün diyeceği duygu yüklü gençlik anıların gölgesinde yıllarca kaldıktan sonra onların bazı iyi kısımlarını da hayallerimde kaybettim. Bunlar kötü kayıplar olsa bile iyi kayıplarım da oldu. Avrupa'da bir başıma kaldıkça endişelerimi, özgüvensizliğimi, kendimle olan haksız savaşımı ve geçmişte bana zarar veren şeyleri kaybettim.

    Bunlar diyalektik olarak kazançlara dönüşür dönüşmez insan kaçınılmaz bir şekilde gurura, iç huzura ve mutluluğa kavuşup bu kayıpların verdiği kazançları kendi ufak hayatlarındaki büyük devrimlerden degişmesi istenmeyen bir statükoya dönüştürüyor. Bir nevi senin de dediğin gibi kendine özgü bir zırh, bir konfor alanı kuruyor. Konfor alanından çıkmak gerekse de bu durum bizlerin konfor alanı dışında kayıp yaşamayacağımız anlamına gelmez. Çünkü bazen iradeli ve hakiki bir savunma, riskli ve hazırlıksız bir saldırıdan daha çok kazançlar sağlar.
    Savunma mekanizmamıza, konfor alanımıza yaşadıklarımızla, düşüncelerimizle ve karakterimizle aşılması zor sağlam duvarlar ördükçe, yaşadıkça güçleniyor insan. Büyüdükçe de deneyimler, duygular, karakter değişiyor. Ve insan en nihayetinde her kayıp sonrasında kendi kabuğuna çekildikçe ve yere düştükçe aslında ezelden beri tek başına ve kendi kurtarıcısının kendisi olduğunu anlayıp asıl o zaman kazanıyor.

    "Zayıflığa karşı bir zırh kazanıyorsun belki ama o zırhı delip geçebilecek o güçten korkuyorsun. Çünkü daha önce geçildi." Daha önce geçilse bile hayat bize yerden kalkıp her şeye rağmen bahane uydurmaksızın devam etme şansını veriyor. Daha önce geçilse bile biz her kayıp sonrası zayıflığımızı kapatmayı daha iyi öğreniyoruz ve her adımda geçilmek daha da zorlaşıyor böylece.

    Sen de ben de daha çok şey kaybedeceğiz. Fakat tekin çok, kayıpların kazanç olduğu bir tezatlar dünyasında ayakta kalmamız için en iyi yol bu olsa gerek.
    Bu kayıplardan doğan kazançlarla yepyeni hayatlar ve deneyimler yaşaman dileğiyle...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. boyle bir yorum gelmesi beni cok mutlu etti, inan. her cumleni dikkatle okudum ve her kelimene katiliyorum. hayatimi tamamen degistiren bir kayip yasadim ve sonrasinda yasadiklarima oylece gulup gectim. evet belki degistik ama bu bir karakter degisikliginden cok, olgunlasmak, ayni kalabilmek. eger bunu basarabilirsen guclusun cunku. tamamen kendini degistirip, eskiden kalan seni yasatmazsan baska birine donusursun. dun ile bugunu kiyaslayip gitmek istedigin yolu secebilmek, yaninda istedigin insanlari ayristirabilmek.. olay bundan ibaret.
      hep ayni kal. guc bizde:)
      kalemine saglik!

      Sil
    2. Zaten tam da bu duyguları, bu deneyimleri yaşayıp böyle bir zamanda kendiyle eleştirel yüzleşebilecek kadar cesur ve iradeli insanlar bu tür şeyler yazarlar. Ben de bir zamanlar senin gibiydim, belki halen de öyleyim içten içe. Yazmak, saatlerce kafa yorup geçmişi hatırlamak ve içimizdekileri gereksiz ve samimiyetsiz kalabalıklara anlatacağımıza bir kağıda veya sevdiklerimize anlatırız. Aklımızdan geçenlere gerçekten merak duyup yazılarımızı okuyanlar bir elin parmağını geçmese de bu yazıları okuyanlar senin veya benim ne demek istediğimi anlarlar çünkü tam da bu sebepten dolayı okurlar yazılarımızı. Gün içinde yanından geçip giden ifadesiz yüzler hiçbir zaman seni iyi hissettirmese de çok az sayıda bile olsa birilerine ulaşabilmek, seninle aynı veya benzer yollardan geçen birilerinin olduğunu bilip bu dünyada yalnız olmadığını hissetmenin ve acılarını, mutluluklarını, en tartışmalı düşüncelerini yansıtmanın verdiği huzur paha biçilemez. Bu huzura ulaştıkça tam da dediğin gibi "güç sende, bende ve bizim gibilerde."
      Kalemine sağlık, yazılarında kendime beni buldurduğun için teşekkür ederim.
      Sevgiler.
      Can

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

baba